Merhaba, çok uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum. Biraz boş vakit bulabildim. Yazacağım yazı bu sene (2014) Ramazan Bayramı ve sonrasını içeren 14 günlük bir tatilin yazısı. Çok zorlu bir süreci alnımızın akıyla tamamladık. Sizlerle yaşadıklarımızı paylaşayım ki sizler bizim kadar zaman harcamayın.
Tabii ki planlama aşamasından başlıyorum. Bu sefer en çetrefilli olan planlama aşamasıydı. İlk defa iki haftalık bir tatile çıkıyoruz ve bu yüzden ne yapacağımızı şaşırmış haldeyiz. Yazdayız, deniz tatili istiyoruz ama uzağa gidelim. Uzun gidelim ki uzağa gittiğimize değsin, içimize sinsin tadı damağımızda kalmasın. Tabii bu bayağı geniş bir kriter. Uzak ve uzun tatil neler olabilir? Aklımızdan geçenler: Endonezya (kültür turu), Vietnam-Kamboçya-Laos, Nepal-Tibet-Buthan, Afrika’da safari, Amerika, İskandinavya gemi turu. Sıralamayı aklıma geldiği haliyle yaptım, bir önem sırası yok yani. Şimdi hepsi hakkındaki düşündüklerimi aşağıda sıralayıp neye nasıl karar verdiğimizi anlatıyorum:
- Endonezya kültür turu: Endonezya kültür turunu Koptur’dan beğenmiştik. Benim tsunami fobim olduğu için bütün tatilimizi o güzelim Bali’de geçirmeyelim istiyordum. Ubud olabilirdi tabii.. Dağların tepelerin ardında bir cennet gibi. Ancak Ubud da yetmeyeceği için biz en iyisi tüm Endonezya’yı keşfedelim dedik, Yogyakarta’sıyla, Borobudur’uyla, Toroja’sıyla. Buraların kültürünü anlamamız için mutlaka bir rehbere ihtiyacımız olur diyerek tur en iyi seçenek olur diye düşündük, uzunluğu da tam bizim istediğimiz gibiydi. Tek endişemiz (endişem sanırım) tsunami ve okuduklarıma göre maymunların arsız olmasıymış. Maymunlar ne yapabilir diye düşünebilirsiniz ancak yazanlara göre bazı maymunlar hastalık bulaştırabiliyormuş. Evet pimpirikli olabilirim :)





- Vietnam-Kamboçya-Laos: Bu turun kesinlike çiftken yapılması lazım. Yani ileride yapılması en zor olanlardan biri olur diye düşünüyorum. Çok farklı bir kültüre gidiyorsunuz çünkü. Dili, yemekleri, alışkanlıkları hep farklı. Bu durumda da o tip bir yere bir tur aracılığıyla ve tarihi ve kültürü gezerken çok önemli olacağı için rehber yardımıyla gitmek gerekir diye düşünüyorum. Tabii çok özel bir ilginiz varsa ve oraya gittiğinizde okuduklarınız gözünüzün önünde canlanacaksa o başka! Biz tur kısmına yöneldik ve uzakdoğuda çok iyi olan Siam Tur’la görüştük.. İstediğimiz tarihlerde önceden düzenlenmiş bir tur olmadığı için bize özel bir tur programı çıkardılar. Yalnız onlar bu işin uzmanı olduğu için 9 günlük bir program oluştu ve biz deniz tatili eklemek isteyince 3 gün de Vietnam’da deniz programı eklediler. Yalnız tur operatörleri aracılığıyla 12 günlük bir uzakdoğu tatili bir hayli pahalıya denk geliyor. Rakam vermek istemiyorum malesef, tura etik olarak haksızlık etmeyeyim ancak verilen fiyatın üzerine yapacağımız yemek, hediyelik, ekstra harcamalarla bizim düşündüğümüzden çooook daha fazlaya mal olacağı için bundan vazgeçtik. Bir de kendiniz ayarlamadığınız zaman tur şirketlerinin ödeme takvimlerine uymak zorundasınız ve tüm borcunuzu seyahat başlamadan kapatmak durumundasınız. Vazgeçme sebeplerimizden biri de buydu, ödemede çok fazla esneklik göremedik. Ama uğraşları ve ilgisi için Siam Tur’dan Gaye Hanım’a çok teşekkür ederiz. Umarım ileride Siam Tur’la oraları görme şansımız olur.



- Nepal-Tibet-Buthan: Bizim istediğimiz tarihler için Nepal-Tibet Buthan turu uygun değilmiş. Bunu kafadan elemek zorunda kaldık. Aslında bu en değişik tercübelerden biri olacaktı muhtemelen gidebilseydik.



- Afrika’da Safari: Afrika Safari turları genelde 10 günlük oluyor ve bazıları Zanzibar’ı deniz tatili olarak dahil ediyor, bazıları 10 günün üzerine ekliyor. Aslında bizim için ideal bir tatil. Yalnız benim Afrika takıntım var. Orda doğal olarak varolan sıtma, sarı humma gibi hastalıklar beni biraz korkutuyor ve bu yüzden çok istesem de içim rahat ederek bir türlü “tamam” diyemiyorum. O yüzden bu da eleniyor malesef…



- Amerika: Amerika’nın batı yakasına gitmiştik. Bu sefer doğu yakası vardı aklımızda. Ama nasıl gezeceğimize bir türlü karar veremedik. Arabayla mı dolaşsak yoksa uçakla mı şehirden şehire geçsek diye bayağı bir düşündük. Arabayla çizeceğimiz rotada bir defada çok fazla yere gitme isteğimiz yüzünden zamanımızın çoğu yollarda geçecekti. Uçakla dolaşırsak da bavullarımız bize eziyet olacaktı. Deniz tatili de istiyorduk – gerçi Karayipler çok yakın (yani Türkiye’yle kıyaslarsak :)). 14 günden bir kısmını da oraya ayırabilirdik. New York, New Orleans, Orlando en çok görmek istediğimiz yerlerdi.





- İskandinavya gemi turu: Gerçekten çok güzel turlar var İskandinavya için. Özellikle bazıları çok cazip. Norveç, İsveç, Danimarka’yı görüyorsunuz, fiyortlarından geçiyorsunuz ve Avrupa’nın en kuzey ucu denilen Nordkapp’a uğruyorsunuz. Hatta orada belli bir ücret karşılığı pasaportunuza orada bulunduğunuza dair damga da bastırabiliyorsunuz. (Öğrendiğim kadarıyla Nordkapp Avrupa’nın en kuzeyi değilmiş. En kuzeyi Nordkinn’miş ancak arabayla gidilebilen en kuzeyi Nordkapp’mış. Bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Nordkapp)



Sonuç olarak siz nasıl tahmin ettiniz (gerçi bunu okuyan arkadaşlarım biliyor genelde ama) bilmiyorum ama seçimimiz bütçesel ve konsept olarak Amerika’yı seçmek yönünde oldu, sanki bütün isteklerimizi karşılıyor gibiydi hem de bütçesel olarak uzun vadede yapabilecektik harcamalarımızı. New York biletlerimizi aldık. Miles&Smiles millerimizin son kullanma tarihi yaklaştığı için onları da dönüşte business sınıfına yükseltmek için kullandık (ancak dönüşe yetiyordu :)). Böylece dönerken o kadar üzülmeyecektik, hatta dönüş bizim için heyecanlı olacaktı – e ilk defa uzun uçuşta business’a biniyoruz sonuçta!!)
Bundan sonra bizi zorlayan süreç ise Amerika’da ne yapacağımızdı. Ben Karayipleri çok istiyordum, Bahamalar (sevgili mizyal.net arkadaşım çok önerdi), Aruba, Antigua&Barbuda, Barbados, Dominik Cumhuriyeti vs. vs. Bazıları Türklerden vize istiyor – hatta Schengen isteyen bile var (Hollanda Antilleri gibi), bazılarına dönüş biletiniz olduğu sürece kısa süreli giriş yapabiliyorsunuz. Gelin görün ki en güzel adalar da vize isteyenler :). Başka dikkat etmemiz gereken husus da gideceğimiz zamanın “Hurricane Season” olması, yani Kasırga Dönemi. Gerçi en gidilmeyecek zaman Eylül ayı ama bu dönem Mayıs-Ekim olarak geçiyor ve kasırga olmasa bile sürekli yağmur ve fırtına riski var. Buna dayanarak en önce oraya gitmemiz lazım dedik. Kafamızdaki gün sayısı 5’ti deniz tatili için, bütçemize de bu uygun gelecek gibiydi. Karayiplerdeki oteller genelde büyük oteller. Öyle butik otel bulmak çok zor. Bazıları da herşey dahil hatta lüks herşey dahil, yani kendinize özel servis elemanınız bile oluyor. Yalnız fiyatları çok pahalı ve servisin buna değip değmeyeceğini bilemiyorum. Biz pek güvenemedik. Buradaki gün sayımız Amerika’da geçireceğimiz günleri de ilgilendirdiği için 14 günden Amerika için geriye 9 günümüz kalıyordu. 10 günün de en az 5 gününü New York’ta geçirmek istiyorduk. Bu durumda Orlando ve New Orleans arasında bir seçim yaptık ve 4 günü Orlando’da eğlenerek geçirmeye karar verdik. New Orleans için o tarihlerde çok sıcak ve nemli olur diye okumuştum zaten, sonra gideriz diye erteledik. Yalnız Orlando için de geçerli olan bu durum eğlence parkları hayaliyle biraz geçersiz hale geldi :).
Karayiplerde nereye gittiğimizi açıklıyorum. Onca uğraştan, her akşam yatana kadar otel bakmaktan, otel incelemesi okumaktan ve ona göre uçak bileti ve bütçe planı yapmaktan canımız çıkmıştı. Ama sonuçta karar verdiğimiz yer Jamaika oldu!! Evet garip bir karar olabilir. Hatta Karayiplerde olduğunu bile duymamış olabilirsiniz ama orayı seçtik işte. Bunda en büyük etken Orlando’ya olan uçuş kolaylığı ve seçtiğimiz otelin güzelliğiydi. E güzel olmasa Marilyn Monroe orada balayını geçirmezdi heralde deyip havamı da atayım :) Otelin adını da vereyim ki merak eden olursa girip baksın: Jamaica Inn. Bundan sonraki yazılarımda geziyi üçe bölüp Jamaika, Orlando ve New York’u anlatacağım.


A – New York , B – Orlando, C – Ocho Rios, Jamaika
Takip etmeye devam edin!!
Muhteşem olmuş selin hanım emeğinize sağlık
Teşekkür ederim Şerife Hanım :)